Sibernetik, bir bilim dalı düşünün. İnsani müdahaleye gerek duymadan kendi başına karar verebilen, çevresiyle ilgili değişmelere karşı kendi başına doğru karar verebilip uygulaması gerekirdi. İşte tüm bunlar sibernetik biliminin doğmasına sebep olmuştur.
Sibernetik; insani müdahaleye gerek duymadan, dış dünyanın gereksinimlerine göre kendinin yenileyip, kendisine verilen görevleri yerine getirip amacına göre hareket etmesini sağlayan yapay veya biyolojik sistemlerin kontrol ve haberleşmesi üzerinde yoğunlaşan bir bilim dalıdır.
Sistemlerin onlarca veya yüzlerce türlüsü dünya üzerinde kullanılıyordu. Ama hepsinin tek eksik yanı geri bildirime sahip olmayışlarıydı. Sibernetik bilimiyle bu sorun artık çözülmüş oldu.
Sibernetik biliminin bilinen ilk alimi Cizreli El-Cezeri’dir. El Cezeri 12.yy.’da yaşamış matris ustası, fizikçi ve matematikçidir. Yazmış olduğu “Mekanik Hareketlerden Mühendislikte Faydalanmayı İçeren Kitap” adlı eserinde bugünkü sibernetik ve robot biliminin temelleri atmış olup kitabında 50’den fazla cihazın kullanım esaslarını çalışma prensiplerini anlatmıştır. Ama sibernetik terimini ilk kez Andre Ampere adlı Fransız matematik ve fizikçi olan bilim adamı vermiştir. Sibernetiğe güncel anlamda manasını veren kişi ise modern sibernetiğin kurucularından olan Amerikalı felsefeci ve matematikçi Norbert Wiener olmuştur.
Sibernetik biliminin kırılma noktası 2. Dünya Savaşı olmuştur. Özellikle artan hava saldırılarına karşı hava savunma sistemlerinin hızlı ve hassas bir şekilde çalışması gerekiyordu. İnsan kontrolüyle yönetilmesi imkansız radar antenlerini de hedefe doğru döndürülme isteği ve bir uçaksavar topunun hedefini tek başına bulması ihtiyacını da unutmamak gerekir. Bu nedenlerde bu bilime olan ihtiyacı ve bu bilime yönelik çalışmaları hızlandırmıştır.
Son yıllarda artan teknolojik gelişmelerle bu bilim yaşamımızda daha sık karşımıza çıkmıştır. Fabrikalar, imalat işlemlerinde, endüstri robotlarında ve uzay araçlarının rota işlemleri gibi birçok sektörde yerini almış ve kullanılmaya başlanmıştır.
Wiener, sibernetik kavramı için “insanın makineyle etkileşimi esnasında onun üzerindeki hâkimiyeti” benzetmesini yapmıştır. Wiener’ in diğer tespiti de tüm insanmakine etkileşimlerinde ya da ara yüz tasarımlarında insanlar arasındaki iletişimin insan-makine ve makine-makine arasındaki etkileşimler için model olarak alınmasıydı (Küçükvardar, 2015). Dolayısıyla sibernetik kavramının temeline ilham kaynağı olan şeyin, insanlar arasındaki iletişim olduğunu diyebiliriz. Sibernetiğin, “bilim dalları arası kontrol bilimi” (Erkal, 2004: 262) olarak yapılan bir tanımı da vardır. Sibernetikte, sabit bir geri beslemeyi değiştirecek herhangi bir faktör sabit işleyişte değişikliğe neden olur fikri ön plandadır. Bu fikir bize sibernetiğin, çevreden etkilenen canlı bir yönetim ve kontrol bilimi olduğunu gösterir. Sibernetik biliminde stratejinin önemi burada ortaya çıkar. Çünkü sabit bir geribeslem istiyorsak sabit bir stratejik yolumuz olmalıdır. Sibernetik aralarında bilgi alışverişi, ayarlama, kontrol ve yeniden mekanizmaların kurulduğu sistemleri inceleyen bir disiplindir. Bazı bilim adamları sibernetiği kendi kendini idare etme bilimi olarak ifade ederler. Sibernetik canlılarda kendi kendini düzenleyen makineler arasındaki çalışma benzerliklerini araştırır. bu bakımdan “organize varlıkların davranış bilimi” şeklinde de düşünülebilir(Kaban, 1994). Heidegger, e felsefenin yerini ne almıştır sorusu sorulduğunda, sibernetik cevabını vermiştir. Sibernetik tarzda takdim edilen bir dünyada otomatik makineler ile canlılar arasındaki farklar ortadan kalkar. Homojen bir enformasyon süreci dünyayı nötrleştirir. Sibernetik dünya projesi; yöntemin bilim karşısındaki zaferi demektir. Sibernetik canlı cansız dünya arasındaki kontrol edilebilirliği mümkün kılar.(Zimmerman, 2011: 346)
Sibernetik sistem yaklaşımının sosyal sistemlere uygulanabilirliği, mekanistik sistemlere göre daha üstündür. Mekanik sistemlerde feedback olmayışı sibernetik yaklaşım da böyle bir imkan sunulması onun sosyal sistemlere uyarlanmasını sağlamıştır (Tekeli, 2011: s.181) Genel itibariyle sibernetik; insan-makine arasında etkileşim kuran, bütün bilim dalları için ortak olan iletişim-kontrol süreçlerini içine alan, geribeslem için pratikler yaratan mekanik sistem olarak tanımlanabilir. Sibernetik bilimi, insan hayatına çok farklı şekillerde girmiştir. Sibernetik sayesinde yeni kavramlar ve yeni türler ortaya çıkmıştır. Bu türlerden birisi siborglardır. Siborg kavramı ile adı özdeşleşen bilim insanı Donna Haraway’dir. Ona göre: Siborg: makine ile organizmanın teorik bir zeminde ifade edilen ve fabrikasyon misali uydurulmuş birer melez olduğu durumdur. Bunun nedeni de sibernetiğin hayatlarımıza uygulanmasıdır. Siborglar gibi sibernetik ile hayatımıza, “siber” ön adlı pek çok kavram girmiştir. Sibernetik çağ, sibernetik teknoloji, sibernetik kültür, siberuzay, sibernetik iletişim, sanal alem, sanal gerçeklik bunlardan bazılarıdır. Bu kavramların tanımları alt başlıklarda incelenecektir.
Sibernetik Çağ ve Sibernetik Teknoloji Dünya, bugüne kadar yaşadığı değişimlerin büyüklüğüne ve bu değişimlerin hayat tarzlarını değiştirişine göre çağdan çağa atlamıştır. Eski dünyaya göre yeni dünya da değişimler hem daha çok hem daha sık yaşanmaktadır. Bu yüzden eskiden yüzyıllarla bölünmüş çağlar, günümüzde çok kısa sürelerle bölünmektedir. Dünkü tarihe modern çağ derken, bugünkü tarihe postmodern çağ demek son derece hızlı gerçekleşebilmektedir. Benzer şekilde düne sanayi çağı derken, bugüne enformasyon çağı demek son derece kolaydır. Çağlar, birbirinden tam anlamıyla ayrılmış süreçler olmamakla birlikte, birbirinin de tamamen aynısı olamazlar. Çoğunlukla iç içe geçmişlerdir. Çalışmamızda ayrı başlıklarda ele aldığımız bilişim çağı ve sibernetik çağ da aynı şekilde birbirinden ayrılamayacak derecede iç içe geçmiş çağlardır. Bu çağların ayrı adlandırılmasının nedeni, bazı durumlarda yöntemlerinin değişmesinden kaynaklanmaktadır. Sibernetik çağ; içinde insan-makine etkileşimini barındıran çağ olarak tanımlanabilir. Bu etkileşime örnek olarak insan işlerini yapabilen insan gibi davranan bir robot verilebilir. Başka bir örnek olarak insan organı olmadığı halde organı çalıştırabilen bir kalp pilinden bahsedilebilir. Bu örnekler bize insan makine etkileşimindeki kontrol ve iletişimi gösterecektir. Sibernetiğin özelliği olan bu etkileşim sibernetik çağın merkezindedir. Sibernetik çağın kendine özgü teknolojik anlamda araç gereçleri vardır. Bu araç gereçler canlı ile cansız arasındaki farkları ortadan kaldıracak türde araç gereçlerdir. Sibernetik çağın bir başka özelliği de insanlara yeni bir yaşam alanı olan sanal alemin kapılarını açmasıdır. Gelenekler ve görenekler; sosyal kabul ve ihtiyaçlarla bağlantılı olduğuna göre, sosyal ihtiyaçlar da siber çağda ortadan çok büyük ölçüde kalkacak veya de değişim geçirecek ve sanal bir dünyanın başka ihtiyaçları ortaya çıkacaktır (Türkeş Günay, 2013). Sanal dünyadaki ihtiyaçlar hem doğal hem yapay ihtiyaçlardır. İletişim hem doğal dünyanın hem sanal dünyanın vazgeçilmezidir. İletişim ihtiyacı doğal bir ihtiyaçken sanal alemde iletişim kurmayı gereksinim olarak görmek yapay bir ihtiyaçtır.
Sonuç olarak; sanal dünya ihtiyaçlarımızı, yaşayışımızı ve hatta hem ruhsal hem fiziksel sağlığımızı etkileyecek kadar güçlü bir mecraadır. Hayatı sibernetik çağda farklılaşmış insanın, ihtiyaçlarının değişmesi, kültürü de doğal olarak etkileyecektir. Sibernetiğin kültür üzerindeki etkisi sonraki başlıkta ele alınmaktadır.
Kaynak
Muhendisbeyinler.net
Karabuk.edu.tr
How it Works
sciencenews.com