Yaklaşık 40 yıl önce insanoğlunun uzayda uzun süreli yaşama uyum sağlayıp sağlayamayacağı sorusu ilk kez sorulmuştu. Sovyetler Birliği’nin 1971 yılında, tarihin ilk uzay istasyonu Skylab’e üç hafta süreyle kozmonot yollamasından bu yana büyük gelişmeler kaydedildi. NASA’ya göre, Skylab çalışması bugünkü Uluslararası Uzay İstasyonu’nun temelini oluşturuyor.
14 Mayıs 1973 yılında fırlatılan Skylab, 1979 yılına kadar görev yaptı. 1973-1974 yılları arasında çeşitli astronotları da çalışma ortamı hazırladı. Aslında Skylab’a bir uzay istasyonu denilemez. Çünkü o zamanın teknolojisi ile oldukça kısıtlı çalışmalar yapılabiliyordu. Bu yüzden uzaydaki ilk çalışma atölyesi olarak adlandırabiliriz.
Uluslararası Uzay İstasyonu’nda beş ay boyunca görev yapan Kanadalı astronot Chris Hadfield uzayda hayata uyum sağlamış.
Ancak 40 yıl kadar önce biliminsanları insanın uzun süreli uzay uçuşuna uyum sağlayıp sağlayamayacağını bilmiyordu.
NASA bunun yanıtını 1973 yılında dünya yörüngesine fırlattığı insansız Skylab kapsülüyle aramıştı. Kapsüle daha sonra gönderilen üç farklı astronot ekibi araçta 28 ile 84 gün arasında kalarak insanların uzayda uzun sürelerle kaldıklarında ne olduğunu belirlemeye çalışmıştı.
Gerald Carr Skylab 4’ten sorumluydu. NASA’nın konuyla ilgili paneline katılan Carr kas zayıflamasının en önemli sorunlardan biri olduğunu anlattı.
Gerald Carr: “Öğrendiğimiz, basit egzersizler yapmanın sorunu çözdüğü ve insanların yerçekimsiz ortamda uzun süre kalmaması için bir neden olmadığı oldu.”
Astronotlar mikro yerçekimi deneyleri yapmış ve Skylab güneşi ve dünyayı araştırmak için önemli bir platform ve eğlenceli bir çalışma yeri olmuş.
Skylab 3 ekibinden Owen Garriott, bu projeden kazanılan deneyimi şöyle açıklıyor: “Üzerinden 40 yıl geçmesine rağmen bence biz hala yapılan çalışmalarla gurur duyuyoruz ve araştırmaları planlayanların öngörülerini takdir ediyoruz.”
NASA’nın Uzay Yaşamı ve Fizik Bilimi Bölümü yöneticisi Marshall Porterfield, astronotların uzun süreli uzay uçuşu ile ilgili kendi deneyimlerinin bugün uzaydaki hayatın temelini oluşturduğunu söylüyor: “Buradan aldığımız bilgileri geliştirerek, onların kemik ve kas sağlığı ile ilgili deneyimlerin kullanarak çalıştık. Bunlar hala bugünkü araştırma verilerinin önemli bir bölümü.”
Ancak Skylab sorunlar yaşamıştı. Kalkışta bir “meteor kalkanı” kırılmış ve bir solar panel de hasar görmüştü. 11 gün sonra kapsüle ulaşan ekipse hasarı gidermeyi başardı.
Smithsonian Ulusal Hava ve Uzay Müzesi küratörü Allan Needell bunun da astronotlara bir noktayı kanıtlama fırsatı yarattığını anlatıyor.
Allan Needell: “Öğrendikleri şeylerden biri insanların beklenmeyen durumlara karşı gerekli önlemleri alabileceğiydi. Zaten başka bir çözüm yoktu çünkü hatırlarsanız o dönemde uzaya gidip tamir yapabilecek bir uzay mekiğimiz yoktu.”
NASA, Skylab kapsülünü 1975 yılında Smithsonian Ulusal Hava ve Uzay Müzesi’ne taşıdığından bu yana araç ziyaretçilerin ilgisini çekiyor.
Skylab`ın ilk uzay istasyonu olduğu yönünde yaygın fakat yanlış bir kanı vardır. Gerçekte, Skylab, Uzay Yarışı döneminde, Sovyetler`in Salyut 1 uzay istasyonundan sonra ve muhtemelen ona karşılık olarak yörüngeye oturtulmuştur.
Skylab`ı yörüngeye Apollo projesinde kullanılmayan Saturn V roketlerinden biri taşımıştır.
1979 yılında Avustralya kıtasında çöle düşmüştür, bazı parçaları halen NASA`da segilenmektedir.
Bu 70’lerden kalma bir zaman kapsülü gibi ve bugün uzay istasyonundaki hayata dair bir ipucu veriyor.
Dünyadan uzak yaşam için bir sonraki deney 2015 yılında bir astronotla kozmonotun Uluslararası Uzay İstasyonu’ndaki bir yıllık görevi olacak.
Kaynak
Amerikanınsesi.com