Torino Kefeni, İsa`nın çarmıhtan indirildikten sonra sarıldığı iddia edilen sakallı bir adama ait önden ve arkadan silüetin olduğu keten kumaş.
İlk kez 1350`lerde Fransa`da sergilendi. 1578`de İtalya`ya getirilerek Torino`da San Giovanni Battista Katedrali`nde muhafaza edilmeye başlanmıştır. Pek çok kişi bunun mucizevi bir şekilde olduğuna inanırken , kuşkucular sahtekarlık olduğunu düşünüyordu.
1988 yılında kefenin bir kısmı karbon-14 yaş belirleme testine tabi tutuldu ve kefenin 700 yaşındaki keten bitkilerinden yapıldığı belirlendi.
1260-1390 arası bir tarihe ait olduğunun belirlenmesiyle gözden düşmesine rağmen, kumaş dini çevrelerde değerini hala korumaktadır.
Kutsal Kitapta Torino Kefeninden söz edilmez. Torino Kefeni, keten bir kumaştır ve yaygın bir inanışa göre İsa’nın ölü bedenini sarmak için kullanılmıştır. Bu nedenle bazıları onu Hıristiyanlığın en kutsal emanetlerinden biri olarak görür. Bugün kefen, İtalya’nın Torino kentindeki bir katedralde ileri teknoloji ürünü koruyucu bir camekânda tutuluyor.
Kutsal Kitap kayıtları İsa’nın bedeninin gerçekten Torino Kefenine sarıldığı fikrini destekler mi? Hayır.
Bu kefenin Kutsal Kitapta anlatılanlara uymadığı üç noktaya dikkat edin.
1. Kefen, 442’ye 113 santimetre ölçülerinde tek parça bir kumaştan ve buna uzunlamasına dikilmiş 8 santimetrelik bir şeritten oluşur.
Kutsal Kitap ne diyor? İsa’nın ölü bedeni tek parça bir keten kumaşla değil, birçok dar ve uzun kumaş parçasıyla sarılmıştı. Başı ayrı bir kumaşla sarılmıştı. İsa diriltildikten sonra elçilerinden biri boş mezara gelip “yerdeki sargıları gördü.” Kutsal Kitap şunları ekler: “İsa’nın başına konulan bez de oradaydı, fakat diğer sargılarla beraber değil ayrı bir yerde dürülü olarak duruyordu” (Yuhanna 20:6, 7).
2. Kefende yıkanmamış bir ölüye ait olduğu düşünülen kan lekeleri bulunur.
Kutsal Kitap ne diyor? İsa öldüğünde öğrencileri onun bedenini “Yahudilerin cenaze âdetine göre” hazırladılar (Yuhanna 19:39-42). Bu âdet, ölünün gömülmeden önce yıkanmasını ve üzerine güzel kokulu yağlar ve baharatlar sürülmesini içeriyordu (Matta 26:12; Elçiler 9:37). Bu yüzden İsa’nın öğrencileri onun bedenini kumaşlara sarmadan önce yıkamış olmalıdır.
3. Kefenin üzerinde Encyclopædia Britannica’ya göre bir adamın silueti bulunur. Bu adam “uzunlamasına serilen kumaşın ilk yarısının üstüne yatırılmış, kumaşın diğer yarısı da ölünün başı üzerinden geçip bedenin ön kısmını tamamen örtmüştür.”
Kutsal Kitap ne diyor? İsa’nın öğrencileri, onun ölümü, boş mezarı ve ‘doğaüstü bir görüntüde melekleri gören’ ve meleklerden İsa’nın yaşadığını öğrenen kadınların anlattıkları hakkında konuştular (Luka 24:15-24). Eğer bu kefen İsa’nın mezarında olsaydı öğrencileri kuşkusuz kefen ve üzerindeki siluetler hakkında da konuşurdu. Ancak Kutsal Kitap böyle bir konuşmadan hiç söz etmez.
HZ İsa peygamberin çarmıhtan indirildikten sonra vücuduna sarıldığı iddia edilen ve iki tarafında siluet bulunduran kefenin gerçekliği ispatlandı. Araştırmacılar, kefenin üzerindeki sakallı erkek yüzü siluetinin, olağanüstü “ışık patlamasından” kaynaklandığını ileri sürdü. İtalyan bilim adamları bu siluetlerin Ortaçağ teknolojisiyle yapılamayacağını ve “mor ötesi lazer” benzeri bir teknoloji gerektiğini belirtti. Bu iddia, 4.2 ile 3.9 metre ölçülerinde olan kefenin, Hz. İsa’nın yeniden dirilişinde ortaya çıkan büyük enerji patlamasıyla oluştuğu inanışını destekledi. Araştırmacılar, “Yapılan testler, kısa ve yoğun mor ötesi yönlendirilmiş radyasyonun keten kumaşa renk verebildiğini gösterdi. Torino Kefeni’ndeki gibi ilginç görüntüler bu şekilde oluşabilir” açıklamasını yaptı. Çalışma ekibinden Paolo Di Lazzaro, “Sakallı adam silueti, bir tür elektromanyetik enerjiyle oluşmuş olmalı… Işık parlamasının keten kumaşa renk kazandırabilme özelliği, Torino Kefeni’ndeki gibi mucizeleri akla getiriyor” dedi. Bilim adamları buradan yola çıkarak, ‘Hz. İsa’nın dirilişinde yaşanan büyük enerji patlamasının bu tür bir mucizeye neden olabileceğini’ savundu.
Hıristiyan Dünyası Bu Kefeni Tartışıyor
Vatikan, sahip olduğu Torino Kefeni’nin keşfini, “kaderin en karanlık esrarı” olarak yorumluyor. Ancak Katolik Kilisesi bugüne kadar kefenin gerçek olduğunu kanıtlamak adına bir araştırma yapmış değil. Kefenin, 14’üncü yüzyılda haçlı bir şövalye tarafından Fransa’ya getirilene kadar birçok kez el değiştirdiği düşünülüyor. Yıllarca Fransa’daki bir manastırda tutulan kefen, burada çıkan yangında hasar görünce, rahibeler tarafından onarıldı. Torino Başipiskoposu’na 1578 yılında teslim edilen kefen, o tarihten bu yana Torino Katedrali’nde tutuluyor. Kefenin üzerinde 1988 yılında yapılan karbon testi, kumaşın 1260 ile 1390 yılları arasındaki döneme ait olduğunu gösterince, birçokları kefenin sahte olduğunu savundu.