Dünyaca ünlü Astronot Chris Hadfield ile röportaj sorularına kolayca ulaşabilirsiniz.
“Uzayda iki gözünüzünde kör olması sadece küçük bir sorun“
Astronot Chris Hadfield ile röportaj
Uzaya ilk çıkışınız STS-74 göreviyle oldu.Dünya’dan uzayklaşan Uzay Mekiği’nde olmak nasıl bir histi?
Tabii ki hazırlıklar o anın yıllarca öncesinden başlıyor.Daha dokuz yaşındayken astronot olmayı kafama koymuştum ve 26 yıl sonra bir uzay gemisindeydim. Bir ömür boyu süren yoğun emeğin devamıydı, ama o günün öneminin de farkına varıyorsunuz. Yaptığınızın aşırı tehlikeli bir şey olduğunu da biliyorsunuz. O gün, yörüngedeye varamama olasılığı 38’de 1 olduğunu biliyorduk.Yani irrasyonel bir korku içinde olmuyorsunuz.Durumunuzu yakışır şekilde sakin, hazır, rekabetçi ve hevesli oluyorsunuz.
Aslında o gün en büyük kaydınız uzay gemisi değil de, gitmenize izin vermemeleri.Bizim 11 Kasım 1995’te uzaya çıkmamız bekleniyordu; Florida’da hava pırıl pırıldı ama Afrika, İspanya ya da Fransa’da bir deniz ötesi vazgeçme sitemiz yoktu. O yüzden ayın 11’inde fırlatmayı erteleyip 12’sinde, ikinci denemede kalktık.
Challenger kazasından sonra tasarlanan yeni kıyafetleri giyiyorsunuz.Bunlar Kalkış Giriş Kıyafeti olarak bilinen kocamam, ağır, korumalı ve basınçlı kıyafetler.Renkleri de turuncu olduğu için Bal Kabağı Kıyafeti diyorduk.
Bütün işlemler tamamlanınca arabayla uzay aracınıza getiriliyorsunuz ve aracın içinde, sırtüstü yatar konumda oturuyorsunuz.Bir grup insan, kıyafetinizin tam olduğunu kontrol edip beş noktalı bir emniyet kemeriyle sizi bağlıyor. Tüm kontrolleri yaparken heyecanlı ama odaklanmış oluyorsunuz. Bunu şu ana kadar girdiğiniz en zor sınava benzetebilirsiniz, ama bütün yanıtları biliyorsunuz.
Gideceğinize kendinizi inandırmıyor, gitmenizi engelleyebilecek binlerce biri olacak diye yüreğiniz ağzınızda bekliyor, görev kontrolün “bugün değil” diyeceğinden korkuyorsunuz.Ama her geçen saniye gerçekten uzaya gitme olasılığınız artıyor.
Uzaya gitmeden son 5 dakika önce
Böylece beklenti dolu bir heyecan yükseliyor ve nihayet fırlatılıştan beş dakika önce (son geri sayımda) kendinizi bırakıp “Vay be, bugün harbiden gidiyoruz!” diyorsunuz. Fırlatmadan 30 saniye önce, uzay aracı dizginleri yerdeki fırlatma sıralayıcısından alıyor ve özerk olarak uzaya gitmeye hazırlanıyor.Sonra, fırlatmaya altı saniye kala motorlar ateşleniyor ve gözünüzü dört açıyorsunuz.T-0’da (fırlatma anı) iki sabit ışık yanıyor ve ansızın dayanılmaz bir kuvvete ve muazzam bir titreşime maruz kalıyorsunuz.
Uzay mekiği mürettebat ile birlikte kalktı ve yükseliyoruzz
Uzay mekiğini uçurmak için 4 kişi gerekiyor, o yüzden uçuş güvertesindeki dört kişi de farklı görevler üstleniyor.Sonra araç kendini hizalayarak, fırlatma rampasının yönünden, uçuşun (yeni hedefin) yönüne dönüyor. Biz de bu şekilde döndük ve uçmaya başladıktan bir dakika kadar sonra, yüzümde bir acı hissettim.Göremediğim bir yerdeydi. Nihayet bir boşluk bulunca “Yüzüm nie acıyor ki?” diye düşündüm.Sonra, otuz iki dişimi göstererek sırıtmaktan yanaklarıma kramp girdiğini anlayıverdim!
Orada her şeyi dikkatle izliyorsunuz ve iki dakika sonra katı yakıt tankları görevini tamamlayıp sizi havanlandırmış oluyor ve sönmeye başlıyor. Kafanızdan sürekli “Beni şimdi ne öldürebilir, Bunu ne yapabilir?” diye tekrarlıyorsunuz.
Olumsuz bir şey de değil bu. Olumlu çünkü işinize odaklanmanızı sağlıyor. Katı yakıtlı roketler patlayabiliyor;ayrıca büyük, kaba ve ilkel şeyler. O yüzden de onlardan kurtulunca seviniyorsunuz. Siz yerden 50 kilometre kadar yüksekte, ses hızının altı katıyla giderken onlar da okyanusa düşüyor. Sekiz dakika kırk saniyelik inanılmaz derece gerilimli bir yolculuğun ardından gaz kolunu boş konuma alıyorsunuz. Motorlar susuyor, her şeyi elle kontrol ediyoruz ve bindiğimiz araç bir roket gemisi olmaktan çıkıp uzay gemisi halini alıyor.
Hemen başka işlere girişiyorsunuz çünkü yapmanız gereken bir sürü acil şey var. Bununla birlikte, çok da rahatladığınızı hissdiyorsunuz ve kimse bunu elinizden alamıyor.Başardınız, eğitiminizin meyvesini aldınız.
Uzaya ilk çıkışınız olduğu için, bunu yaptığınız en zor ya da en duygusal görev olarak niteleyebilir misiniz?
Hayır, ikisi de değildi. İşin karmaşıklığı azalmıyor, sadece sizin farkındalığınız artıyor. Her görev aynı derecede zordu. Duygusallık mı?
Hayır.
İlk uçuşta ne beklemeniz gerektiğini, ikinci ya da üçüncü fırlatmalarda olduğu kadar bilmiyorsunuz, o yüzden insan ikinci ve üçüncü uçuşların kıymetini daha iyi biliyor. Mono Lisa’yı ikinci görüşünüzde daha mı çok takdir edersiniz diye sormak gibi bir şey bu.İkinci görüş daha iyi olabilir, çünkü neye bakmanız gerektiğini bilirsiniz.Nüansları, gerçek güzelliği ve büyüleyici kısımları görürsünüz.
Her yıl binlerce aday bu işe başvuruyor.Sizce başarılı bir astronot olmak için temel özellikler nelerdir?
• Öncelikle aşırı sağlıklı bir vücut, çünkü uzay istasyonuna gönderilebilir nitelikte olduğunuzu kanıtlamak için dünyanın en zor fiziksel sınavından geçebilmeniz lazım.
• İkincisi de karmaşık şeyleri öğrenme becerinizi kanıtlamanız. O yüzden, yüksek üniversite derecelerine sahip olanları tercih ediyoruz. Polimer kimyası konusunda doktoranız varsa karmaşık şeyleri öğrenebildiğinizi göstermiş olursunuz.
• Üçüncüsü, geri alınamaz sonuçlar doğuran olaylarda iyi karar verebilme yeteneği.Yeni göndereceğiniz kişi yalnızca sağlıklı bir öğrenci olmamalı, aynı zamanda çok stresli ve tehlikelerle dolu bir ortamda uygun davranıp iyi karar verebilmeli.
Ayşe Arman’la da röportaj yapan ünlü astronot uzayda yaşam hakkında açıklamalar yaptı. Hadfield açıklamasının bir bölümünde “Diğer gezegenlere uydular gönderdik, 5000 gezeni aradık ancak herhangi bir yaşam formu bulamadık.” değerlendirmesinde bulundu. Uzay merakının nasıl başladığını da anlatan Hadfield, uzayda yaşam hakkında genel değerlendirmelerde de bulundu. Hadfield’ın Arman’a yaptığı açıklamanın bir bölümü şu şekilde;
“Diğer gezegenlerde yaşam arayan bir uydu fırlattık, 5000 gezegen taradık ama hayat formuna rastlamadık. Halen tek yaşam gördüğümüz yer Dünya. Tek başımıza olduğumuzu düşünmüyorum ama bir kanıt bulana kadar da emin olamıyoruz. Mars’ta geçmişte yaşam olup olmadığı araştırılıyor. Belki Mars’ta atmosfer ve su vardı. Sonra yaşam Dünya’da gelişti, bunlar halen inceleniyor.”
Kaynak
krmplan
haberuzay