Eski bilim insanlarına göre kainatta orijinal olarak tek bir soyut enerji, “doğanın soluğu”, yani Ch’i vardı. Bu, genellikle ejderhanın göksel soluğu anlamına da gelirdi. Ch’i, her yerde dolaşan görünmez bir enerjidir; fakat belli yerlerde toplanır, buraların feng shui‘si iyidir.
Ch’i, yaşam gücünü veren enerjidir. Eski Çin‘de her tepe ya da dağın altında yeşil bir ejder ya da beyaz bir kaplan olduğuna inanılırdı. Bu 2 hayvanın simgesel olarak birleştiği yer bir yuva için olabilecek en iyi konumdu. Ejder’in soluğu Ch’i yarattığına da inanılırdı.
Ch’i evrensel yaşam gücüdür. Usulca akan suyun yanında toplanır ve kusursuzca yapılan her hangi bir şey ile Ch’i de yaratılmış olur. Güzel bir beste yapan müzisyen Ch’i de yaratır. Şiirini yazan ozan da Ch’i yi yaratır. Enfes bir pasta pişiren kişinin pastasıyla birlikte ortaya koyduğu Ch’idir. Ustaca bir sayı alan tenisçi Ch’i yi üretir. Etkin bir şekilde yaşamak için yuvamızda olabildiğince çok Ch’i akımı sağlamalıyız. Ch’i hem pozitif hem de negatif olabilir. Sözgelimi usulca akan su pozitif Ch’i yaratırken durgun su negatif Ch’i kaynağıdır. Feng Shui’de olabildiğince pozitif Ch’i yaratmak fakat bunun yanısıra negatif Ch’inin de önüne geçmek lazımdır.
Evrendeki her şey canlıdır, birbiriyle titreşim ve iletişim halindedir. Dolayısıyla bütün evren birbirine eterik (görünmez) bir bağ ile bağlıdır. Evrendeki her şey “Ch’i” denilen yaşam enerjisiyle kaplıdır. Bununla birlikte dünyadaki her şey zıttıyla vardır. Siyah-beyaz, gece-gündüz, yin-yang, pozitif-negatif gibi. Bu durumda evrende bizi etkileyen hem pozitif hem de negatif enerjiler bulunmaktadır. Pozitif enerjiye “Sheng Ch’i”, negatif enerjiye “Shar Ch’i” denir.
Geleneksel Çin tıbbı, bedendeki ana organların ve sistemin çalışmasını kontrol eden bir ” hayat gücü” olduğunu söyler. Bu hayat gücü ya da Ch’i enerjisi, meridyen olarak tanımlanan belirli hatlar izleyerek, bir organdan diğerine, her zaman aynı yönde hareket eder.
Huzurlu ve mutlu bir yaşam sürmek için ”Sheng Ch’i’nin” yaşam alanımızda, çevremizde, iş yerimizde sağlıklı bir şekilde akması gerekir. Bununla beraber düşündüğümüz, arzuladığımız ve duygu ürettiğimiz her şey bir rezonans alanı oluşturur. Pozitif duygular ve düşünceler “Sheng Ch’i”yi, negatif duygular ve düşünceler ” Shar Ch’i” yi oluşturur. Huzurlu bir yaşam alanında otururken kendimizi daha mutlu hisseder ve pozitif düşüncelerle sheng ch’i’yi üretiriz. Bu şekilde arzuladığımız hedeflerimize bir adım daha yaklaşmış oluruz.
“Ch’i” enerjisi düzgün, dengeli ve uyumlu bir şekilde akmazsa tıkanıklık yaratır. Bu tıkanıklık, bizim ruh halimizi olumsuz yönde etkilemekle beraber negatif enerji olan “Shar Ch’i”yi üretmemize neden olabilir. Bütün bunların sonucunda yaşam kalitemiz, maddi durumumuz, sağlığımız, insanlarla olan ilişkilerimiz olumsuz yönde etkilenebilir.
Ch’i mutluluk, uzun yaşam ve bolluk getirir. Çinliler Ch’i’nin yeni bir yaşama ana rahmine düşüş ânında girdiğine inanırlar. Ch’i yaşayan her şeyin içindeki yaşam gücüdür ve bir şey kusursuz bir biçimde yapıldığı anda Ch’i’de kusursuzluk noktasına ulaşır. Harika bir portreyi bitiren ya da iyi bir yumruk savuran boksör Ch’i yaratırlar.
Feng shui mitolojisinde, Ch’i ilk kez hareket ettiğinde yang’ı (eril kuram) yarattı; durduğundaysa yin (dişi kuram) yaratıldı. Eril ve dişi yaratıldıktan sonra tüm evren yaratıldı. Yin ve yang teorilerinin da feng shui açısından yaşamsal önemi vardır.
Ch’i enerjisi en fazla ejderha ve kaplanın cinsel organlarının cinsel birleşme sırasında bir araya geldiği yerde bulunur. Ejderha erkektir, yang enerjisi sağlar; kaplan da dişidir, yin enerjisi sağlar.
Chi Chuan klasiklerine göre bütün canlı varlıklar gibi insan türü de evrensel-yaşam enerjisi olan “chi” enerjisinden nasipleniyor. Geleneksel Çin tıbbında önemle yer alan bu enerji doğumla insan bedeninde var olan, gözle görülmeyen, ancak yaşam için gerekli olan bir enerjidir. Akupunktur noktalarının da üzerinde bulunduğu meridyen diye adlandırılan kanallarda dolaşan chi enerjisinin rahat akması, güzel çalışan bir sinir sistemi ve iyi bir kan dolaşımı sistemi ile örtüşüyor. Bu akışın iyi olmaması durumunda vücut enerji dengesi bozuluyor, sonucunu bir organımızdan hastalık olarak alıyoruz. Yaygın yaklaşımla aksayan organımıza bozulmuş bir makina parçası gibi bakıp tedaviyi organa yönelik yapıyoruz. Oysa soruna daha bütünsel bakmak gerekiyor.
Peki nedir chi enerjisinin vucudumuzda akışını kötüleştiren?
Çocuk dünyamızda daha doğal, doğrudan ifade ederiz kendimizi. Yetişkin oldukça, “yetiştirildikçe” gelir kültürel-sosyal kurallar, iş, kariyer kaygısı ve daha nice gerilimler. Maddi dünyanın bizi bu kadar sarmasına rağmen, ihmal ederiz şu maddi bedenimizi. Vücudumuz kasıldıkça kasılır, blokajlar oluşur. İşte bu blokajlar bir elektrik sisteminde elektrik enerjisinin akışına karşı duran direnç elemanları gibi chi enerjisinin akışını engeller. O halde bu kasılmaları, blokajları kaldırmak, gevşemek gerekir. Tai Chi Chuan burada önem kazanıyor. Çünkü hayatımıza böyle bir sistemi soktuğumuzda, onun vücudumuzu rahatlatıcı, gevşetici etkilerini yaşamaya başlıyoruz. Blokajlar kalkıyor, enerji akışı güzelleşiyor. Abartısız, bir koruyucu hekimlik sistemi olarak karşımıza çıkıyor Tai Chi.
Batı kuşkucu-bilimsel yaklaşımı ile yetişmiş olmamız “chi” enerjisini hurafi bir kavram olarak ele almamızı getirmez. Daha düne kadar akupunktur için şarlatanlık diyen tıp adamlarımız vardı.
Evrende enerjinin formları vardır. Bizler de enerji yüklü varlıklarız. İnsan meraklı bir varlık. İnançtan bilmeye doğru bir eğilimi var. Chi enerjisinin de varlığını sorguluyor bu merak. 1978 yılında Çinli bilim adamları, Tai Chi ustası Wu Tu Nan ile birlikte çalışıyorlar. Ustanın avuç içlerinden çıkan infra-red benzeri bir ışımanın varlığını modern enstrumanlar kullanarak görüyorlar. Tai Chi uygulayıcısının hareketlerin ardından kendinde gözlemlediği; özellikle avuç içlerinde tatlı bir ısınma ve vınlama gibi bir duygu, vücudun içlerinden derisine kadar onu hoşlukla kavrayan bütüne yayılan bir ısınmadır. Bu blokajların kalktığının işaretidir.