Bilim için yapılan her şey mübah mıdır? Amerikalı Psikolog John Broadus Watson etik kuralları hiçe sayarak, 8 aylık bebek Albert üzerinde tarihin en utanç verici deneyini yapıyor. “Korku, insanda sonradan edinilen bir refleks mi yoksa doğuştan gelen bir dürtü mü?” sorusunun cevabını ararken, ufacık bir bebeğin hayatını karartıyor. İşte içiniz acıyarak dinleyeceğiniz küçük Albert deneyinin arka planı…
Davranış Psikolojisi ekolünün kurucusu Watson ve asistanı Rosalie Rayner, çalıştıkları John Hopkins hastanesi kreşinde oynayan çocukları uzaktan incelemeye başlarlar.
Korku hakkındaki sorularının cevapları için kesin yanıtlar alabilecekleri testler yapmaları gerekir. Araştırma için izin alabilecekleri bir aile ararlar. Sonuç olarak 8 aylık sağlıklı bir bebek olan Albert ile bir deney tasarlamaya karar verirler.
Tarihteki en önemli psikolojik deneylerden birine başlamadan önce küçük Albert’a birkaç duygusal test yaparlar.
Minik bebeğe sırasıyla beyaz bir fare, tavşan, yanan kağıt parçaları, peruk, maske gibi ilk kez karşılaşabileceği nesneler ve durumlar gösterilir. Amaç, Albert’ın bunlara koşulsuz karşı tepkisi olup olmadığını incelemektir. Sonuç olarak Albert, gördüğü hiçbir nesneye karşı korku göstermez; her şeye gülümser.
Bu testten sonra Albert’ı boş bir odaya götürürler. Odada Albert’ın üzerine oturduğu bez yatak haricinde hiçbir eşya bulunmaz. Daha sonra Watson ve asistanı Rayner odadan çıkar, yalnız bıraktıkları Albert’ın yanına beyaz laboratuvar faresi salarlar. Albert, fareden korkmadığı gibi, tam tersi bir tepki göstererek fareyi çok sever, yakalamaya çalışıp, gülmeye başlar.
Artık bir sonraki aşamaya geçmeye hazırdırlar. Albert, fareye her dokunduğunda iki demir çubuğu birbirine vurarak rahatsız edici sesler çıkarmaya başlarlar. Sesleri duyan küçük Albert ağlamaya başlar. Oda yeniden sessizleşince fareyle oynamaya devam eden Albert, yine fareye dokunduğu ilk anda psikologların çıkardığı o gürültülü sese maruz kalır.
Albert çok geçmeden fareye karşı tedirginlik duymaya başlar. Fareyi, korkutucu bir gürültüyle ilişkilendirmeyi öğrenmiştir.
Devamında Watson ve Rayner deneyi başka tüylü objelerle de tekrarladılar. Çıkan sonuç: Albert, özellikle beyaz renkli, tüylü bir nesne görse ondan korkup, ağlamaya başlıyordu.
1920’lerde yapılan bu deneyle bilim insanları koşullu korkuyu kanıtlar. Fakat deney uğruna 8 aylık bir bebeğe yapılan koşullandırmayı geriye almadıkları, onu iyileştirmedikleri için büyük tepki çekerler.
Tartışmalı bir deney
Bu deneyin ilk aşamasında, Albert’e farklı uyaranlar gösterdiler. Amaç, hangisinin onu korkuttuğunu gözlemlemekti. Sadece yüksek sesler duyduğunda korku hissedeceğini fark ettiler. Bu bebeklerde sık görülen bir şey. Albert, hayvanların veya ateşin önünde hiçbir korku belirtisi göstermedi.
Sonra, koşullandırma ile korku yaratmaya başladılar. Albert’e beyaz bir sıçan getirdiler. İlk başta bebek onunla oynamak istedi. Ancak böyle yapmaya çalıştığında, Watson çok yüksek bir ses vererek bebeğin korkmasına neden oldu. Aynı şeyi birkaç kez tekrarladıktan sonra, bebek sıçandan korkar hâle gelmişti. Bundan sonra tavşan ve köpek gibi hayvanları ve hatta kürk manto gibi şeyleri getirdiler. Albert’i hepsine koşullandırdılar. Bu uyaranlar yanındayken bebek korku hissediyordu.
Bebeği uzun süre bu deneylere maruz bıraktılar. Neredeyse bir yıl boyunca deneyler devam etti. Sonunda bebeğin sakinliği kayboldu ve sürekli endişeli hissetmeye başladı. Noel Baba maskesi görünce bile korktuğu bir noktaya geldi. Ona dokundurduklarında durmadan ağlamaya başladı.
Deneyin ikinci bölümünde Watson, koşullanmayı geri çevirmeye karar verdi. Bu, daha önce şartlandırdığı korkuları “yok etmek” anlamına geliyordu. Ancak bu hiç başarılamadı. Üniversite tartışmalı deneyi ve asistanıyla kurduğu romantik ilişki nedeniyle Watson’ı kovdu.
Deneyden sonra
Deneyden sonra bebeğe ne olduğunu bilmiyoruz. Ancak çocuğun hidrosefali nedeniyle 6 yaşında öldüğünü belirten makaleler var. Eğer bu doğruysa, o zaman bu kötü deneyin sonuçları çok tartışmalı demektir.
Küçük Albert deneyi, psikoloji tarihindeki en ünlü ve korkunç çalışmalardan biridir. İddiaları, sonuçları ve çok sayıda kuralın ihlali nedeniyle tartışmalarla çevrilmiştir.
“Bana bir bebek verin, onu büyütür, emekletip yürütürüm. Tırmanmayı öğretir ve taştan ya da ahşaptan evler yapmak üzere ellerini kullanmasını sağlarım.Ya da bir hırsız, katil veya esrarkeş yapabilirim onu. Bir çocuğu her yönde şekillendirmek mümkün.”
– John B. Watson
Albert’ın ölümü;
Küçük Albert yani Douglas Merritte, akrabalarının söylediğine göre hiçbir zaman konuşamamış. Deneyden beş yıl sonra altı yaşındayken ise hidrosefali (beyinde su toplanması) hastalığından hayatını kaybeder.
Ve hiçbir açıdan etik olmayan bu deney, bilim tarihinin en tartışmalı ve yüz kızartıcı deneylerinden biri olarak tarihe geçer.
Kaynak
Matematiksel.org
Popüler science
Aklinizikesfedin.com