Dikkatsizlik körlüğü beklenmedik bir objeyi görememeyi ifade etmek için kullanılan bir kavramdır. Bu araştırmanın temel amacı hazırlama türünün (fiziksel, anlamsal, yok) ve duygusal bağlamın (olumlu, olumsuz, nötr) dikkatsizlik körlüğü üzerindeki etkilerini davranışsal (dikkatsizlik körlüğü olup: beklenmeyen uyarıcıyı görmemek, olmaması: beklenmeyen uyarıcıyı görmek) ve fizyolojik (göz izleme) ölçümlerle (beklenmedik uyarıcıya ilk odaklanma süresi, beklenmedik uyarıcıya toplam odaklanma süresi, beklenmedik uyarıcıya yapılan toplam odaklanma miktarı) incelemektir. Deneyin ilk aşamasında renkli 5 adet fotoğraf teker teker her biri 1 saniye süreyle gösterilerek hazırlama görevi uygulanmıştır. İkinci aşamada 30 matematik işleminden oluşan oyalama görevi verilmiştir. Son aşamada dikkatsizlik körlüğü görevini yerine getirmişlerdir. Bu görevde katılımcılar hazırlanan 3 videodan (olumlu, olumsuz, nötr) birini izlemiş ve dikkatsizlik körlüğü ile ilgili sorulara cevap vermiştir. Çalışma sırasında katılımcıların göz hareketleri Tobii T120 model göz izleme cihazıyla kaydedilmiştir.
Dikkatsizlik körlüğünü yakalamak için çekilen videoların dikkatsizlik körlüğünü ortaya çıkardığı açıkça görülmektedir. Hazırlama etkisi açısından bakıldığında en yüksek dikkatsizlik körlüğü oranları kontrol, en düşük hazırlama körlüğü oranları da anlamsal hazırlama koşulunda görülmüştür. En yüksek dikkatsizlik körlüğü oranları olumlu video ve en düşük dikkatsizlik körlüğü oranları ise nötr video koşulunda görülmüştür. Hazırlama etkisinin göz izleme ölçümleri (beklenmedik uyarıcıya yapılan toplam odaklanma süresi, beklenmedik uyarıcıya yapılan toplam odaklanma miktarı ve beklenmedik uyarıcıya yapılan ilk odaklanma süresi) üzerinde temel etkisi yoktur. Öte yandan duygusal bağlam her üç göz izleme verisi üzerinde de etkili olmuştur. Beklenmedik uyarıcıya yapılan ilk odaklanma olumsuz videoda olumlu ve nötr videodan daha uzun sürmüştür.
BEYNİMİZ NEYİ GÖRMEK İSTİYORSA, ONU GÖRÜYORUZ
İnsan beyni, retinamıza çarpan bilgileri tuhaf bir şekilde filtreden geçiriyor. Öyle ki gözümüzün önündekileri bile görmemiz engellenebiliyor. Ancak bazı şeylerin beynin radarına takılması o şeylerin bizim davranışlarımızı etkilemediği anlamına gelmiyor. Peki, beynimizin bu şekilde evrilmesinin nedeni ne olabilir? Gözümüzün önünden kaçan bu ayrıntıları görmediğimiz için üzülmeli miyiz? Bununla ilgili klasik örneği pek çoğumuz biliriz. 1970’li yıllarda yapılan bir deneyde gönüllülerden bir basketbol maçını izlemeleri ve maçta kaç sayı yapıldığını hesaplamaları istendi. Basketleri büyük bir dikkatle izleyen izleyicilerin büyük bir kısmı, sahaya giren goril kıyafetli bir oyuncuyu fark bile etmedi.
Geyik miydi hayatım?
Yolda giderken bir köpeği, çocuğu, bisikletli bir adamı ya da bozulmuş arabayı görme ihtimalinin yüzde 82 zayıf olduğunu bildiğiniz bir sürücünün arabasına biner misiniz? Hiçbirimiz binmeyiz. Çok az miktar alkol bile ‘dikkatsizlik körlüğü’ adı verilen durumun ortaya çıkmasına yol açıyor. Bu da, başka bir şeye bakarken (yol işareti gibi) çok bariz olan bir şeyi gözden kaçırmanıza neden oluyor. (Yoldaki bir geyik miydi hayatım?) Ve en korkulu bölüm: Yetişkinlerin yarısı, ayıkken bile görüş alanlarındaki büyük objeleri gözden kaçırabiliyor. Bir başka ifadeyle, insan zihni aynı anda birden fazla detaya dikkat edebilir.
Gözden kaçırılıyor
Ancak, belirli bir şeye odaklanmışsanız diğerlerini gözden kaçırmanız işten bile değildir. Bu duruma bir de alkolü eklerseniz, daha büyük bir probleminiz var demektir. (Çok az miktarda bile olsa…) Basketbol oyuncuları arasındaki gorili fark etmeyen insanların kadında sadece yüzde 0.04 oranında alkol varmış. Üstelik bu oran, birçok eyaletteki yüzde 0.08’lik yasal sınırın altında. Özet olarak; araba kullanıyorsanız bir kadeh margarita içtiğinizde, otomobilin anahtarlarını maden suyu içen arkadaşınıza verin!
Etrafımızdaki zengin görsel şölenin her detayını algıladığımızı, hatırladığımızı düşünüyoruz gündelik hayatlarımızda. Oysa değişim körlüğü ve dikkat eksikliğine bağlı körlük çalışmaları bir görüntüden diğerine geçerken çevremizde olan bitenin detaylı bir kaydını tutmadığımızı hatta doğal ortamlarda dahi beklenmedik olayları algılamadığımızı gösteriyorlar. Gerçekte görsel dünyamızın çok azını deneyimliyoruz. Bu deneyim eksikliği ve algılarımıza olan aşırı güvenimizin gündelik hayatımıza yansımaları olması kaçınılmaz. Önce eğlenceli olanlardan başlayıp daha ciddi olanlara doğru gidelim.
Film hataları: Sinema sektörü bizlerin değişim körlüğü ve dikkat eksikliğinden kaynaklanan körlük yaşıyor olmamıza bel bağlayan bir sektör aslına bakarsanız. Film yönetmenleri sahneleri farklı zamanlarda çekip, montaj aşamasında parçaları bir araya getiriyorlar. Bazen aynı sahnenin devamının farklı zamanda çekilmesi gerekiyor. Sahnenin görsel olarak rahatsız etmeden devam edebilmesi için arka planın, kadrajda olan görsel elementlerin, oyuncuların vücut pozisyonlarının daha önce çekilen kısmı ile uyumlu olması gerekiyor. Her ne kadar setlerde devamlılıktan sorumlu bir kişi bulunsa da bazen hatalar kaçınılmaz oluyor. Devamlılık sorumlusu dikkat etmiyor, yönetmen montajda kaçırıyor ve biz izleyiciler de devamlılıkta hatayı farkına bile varmadan keyifle izliyoruz film ve dizileri. Bütün bu hataların temelinde dikkat eksikliğine bağlı körlük ve değişim körlüğü yaşıyor olmamız yatıyor. Eğer bir sinema meraklısı iseniz Google’da “movie continiuty errors” aramasını yaptığınızda çok eğlenceli sonuçlara ulaşacaksınız.