Güneş sistemi soğuk ve yavaşça dönen gaz ve toz bulutunun sıkışması ile oluşmuştur. Suyun karmaşık hikayesi, Big Bang’e (yaklaşık 13,8 milyar yıl öncesine) dayanır.
Modern kozmolojinin en büyük zaferlerinden biri Büyük Patlama’nın ardından gelen süreçlerin tanımlanmasıdır. Bu süreçlerde bol miktarda hidrojen, hidrojenden daha az miktarda helyum ve az miktarda lityum ortaya çıkmıştır. Bu dönemde henüz suyun ortaya çıkması için gerekli olan oksijen yoktur. Bundan yaklaşık 1 milyar yıl sonra sahneye giren yıldızlar, Big Bang’in oluşturduğu basit çekirdeklerin karbon, azot ve oksijen gibi daha karmaşık elementlere bağlanmasına ve ardından gerçekleşen süpernovaların etkisi ile hidrojenle oksijenin karşılaşmasına yol açmıştır. Ancak gezegenimizdeki suyun kaynağının bu sırada oluşan su olamayacağı öne sürülür çünkü gezegenimizin erken dönemlerinde sıcaklık son derece yüksektir ve suyun buharlaşmadan kalması mümkün değildir. Buna dayanarak Dünya’daki suyun kaynağının Dünya dışından gelmiş olması gerektiği yönünde teoriler geliştirilmiştir. Bu teorilerden en etkili olanı şöyledir: Su Oort bulutundaki kuyruklu yıldızlar aracılığıyla gelmiştir, kozmik bir yağış (dolu) Dünya’nın ilk zamanlarındaki halini buzul yağmuruna tutmuştur.
Analizlerde Halley, Hyakutake ve Hale-Bopp adlı üç kuyrukluyıldızın hiçbirisinin okyanuslarımızdaki suyla bir ilişkisi bulunamamıştır. Dünya’daki suyun bir kısmını sağlamış olsalar da suyun ana kaynağı, büyük olasılıkla kuyrukluyıldızlar değildir. Benzer şekilde, asteroitler de Dünya’ya bir miktar su getirmiş olabilir.
Makale Başlıkları
Yeryüzündeki Su: Yaygın Olarak Kullanılan Teori
Uzun bir süre boyunca, bilim insanlarının çoğu, Dünya üzerindeki suyun kökeninin kuyrukluyıldız ve astroit kaynaklı su olduğuna inanıyorlardı.Her şey Güneş’in oluşumuyla başlıyor.
Güneş moleküler bir buluttan oluştuğunda, buluttaki malzemenin çoğunu süpürdü- gezegenler, asteroitler ve kuyrukluyıldızlar dışındaki her şeyin artıklarını.
Güneş, füzyonla hayata kavuşunca güçlü bir güneş rüzgarı, dıştaki katmanlarından, iç kayalık gezegenlerin (Merkür, Venüs, Dünya ve Mars) bugün oldukları yerin ötesine birçok hidrojen gönderdi.
Bu, gazbulutundan oluşan gezegenlerin ve daha da önemlisi kuyrukluyıldızların ve asteroitlerin alemidir.
Buz ve kayalıklardan oluşan kuyruklu yıldızların , Güneş’in ilkel halinde dışarı atılan önemli miktarda hidrojen ve daha küçük ülçüde ise astroitleri de içerdiği düşünülmektedir.Onlar önemli bir hidrojen deposu oldular.
Dünya oluştuğunda, erimiş bir toptu, yüzeyi asteroitler ile tekrarlanan çarpışmalarla bu durumda tutuldu. Şimdiye kadar, çok iyi, çünkü Dünya, Güneş Sistemi’nin başlangıcından bu yana şimdi olduğundan çok daha kaotik bir yerdi.
Asteroitler ve kuyrukluyıldızlar bu sıcak Dünya’yı vurdukça, içindeki su ve hidrojen uzaya kaynatıldı. Dünya zamanla soğudukça, kuyruklu yıldız ve asteroit etkilerinden gelen suyun yeryüzünde yoğunlaşmasına ve uzaya dökülmesine izin verilmedi. Su sıkışmıştı.
Bunun kanıtı izotop oranlarında. Ağır hidrojen izotop döteryumun normal hidrojene oranı, kimyasal bir imzadır.
Aynı orana sahip iki su kütlesi aynı kökene sahip olmalı,diye düşünülür. Ve Dünya’nın okyanusları, asteroitler üzerindeki suyla aynı orana sahiptir. Bu, suyun Dünya’ya nasıl ulaştığı konusunda yaygın olarak kullanılan teorinin çok basitleştirilmiş bir versiyonudur.
Ancak bilim insanları, her zaman daha iyi, daha kapsamlı bir şeyler anlayışına sahip olmaya çalışan tatmin olmayan insanlardır. Bu yeni çalışmadan önce “kuyrukluyıldızlardan su” teorisini sorguluyorlardı.
2014 yılında, bazı bilim insanları farklı yaşlardaki meteorlara bakarak konuyu incelediler. (Meteorlar dünyaya çarpmış asteroitlerdir.) İlk önce “karbonlu kondrit meteorları” olarak bilinenlere bakmışlardır.
Onlar bizim bildiğimiz en eski meteorlar ve Güneş’in yaptığıyla aynı zamanda oluştular. Onlar Dünya’nın birincil yapı taşlarıdır.
Sonra, büyük asteroid Vesta’dan kaynaklandığını düşündüğümüz meteoritleri incelediler. Vesta, Güneş sistemi doğduktan yaklaşık 14 milyon yıl sonra Dünya ile aynı bölgede oluşmuştur.
Yeryüzündeki Su: Hidrojen Hakkında Her Şey
Bu yeni çalışmanın yazarları, okyanusların ve izotop oranlarının tüm hikayeyi anlatamayacağını söylüyorlar. Tempe, Arizona Eyaleti Arizona State Üniversitesi’nde Dünya ve Uzay Araştırmaları Okulu’nda Astrofizik Profesörü olan Steven Desch: “Bu, anlaşılamayan bir nokta.” dedi.
“İnsanlar okyanus suyundaki [döteryum-hidrojen] oranını ölçtüklerinde ve asteroitler içinde gördüğümüze oldukça yakın olduklarını gördüklerinde, hepsinin asteroitlerden geldiğine inanmak her zaman kolaydı.” Onları suçlamak zordur çünkü bu, oldukça etkileyici bir kanıt parçası.
Varılan sonuç?
Arizona Eyalet Üniversitesi Moleküler Bilimler ve Dünya Okulu ve Uzay Araştırmaları Okulu’nda araştırma görevlisi ve aynı zamanda çalışmanın yardımcı lideri Jun Wu: “Dünyanın her 100 su molekülünün bir veya ikisi güneş bulutsusundan geliyor.” diyor.
Sonuç: Sadece Dünya Suyundan Daha Fazlası Hakkında
Bu çalışma, genç bir gezegende gezegensel formasyon, gelişim ve erken yaşama dair yeni bir bakış açısıdır.
“Bu model, beklenen su oluşumunun, Güneş sistemi dışındaki yeterince büyük kayalık gezegenler üzerinde meydana geleceğini göstermektedir. Bence bu çok heyecan verici. ” Jun Wu, ASU’daki Moleküler Bilimler Okulu ve Dünya Okulu ve Uzay Araştırma Okulu.
Önceleri, sadece üzerlerinde yaşam olabilecek gezegenlerin; su taşıyan asteroitler ve kuyruklu yıldızlarla zengin bir Güneş sisteminde olması gerektiğini düşündük. Ama durum böyle olmayabilir. Diğer Güneş sistemlerinde, Dünya benzeri gezegenlerin hiçbiri su yüklü asteroitlere erişemez.
Yeni çalışma, yaşanabilir dışsal gezegenlerin kendi sistemindeki Güneş bulutsusularından su almış olabileceğini gösteriyor. Dünya ,suyunun çoğunu iç kısmında saklar. Dünya kabuğunda kabaca iki , çekirdeğinde ise 4 ya da 5 okyanusa sahiptir. Ekoplanetler benzerlik gösterebilir.
BD Jeolojik Araştırmalar, diğer bir deyişle Dünya’nın çevresini ve kaynaklarımızı inceleyen bir grup bilim adamından oluşan bir çalışma grubu olan USGS’e göre,
Dünya’daki tüm suyu bir araya toplarsanız, su balonu 860 mil/yaklaşık 1,385 kilometre çapında olurdu.
Ancak, okyanuslardaki tuzlu su ve bizim için erişilemeyecek kadar derin olan tatlı su dahil sahip olduğumuz tüm su budur. Göllerdeki ve nehirlerdeki tüm tatlı suyu tutan balon – her gün kullandığımız şeyler – sadece 35 mil (veya yaklaşık 56 kilometre) çapındadır. Bu kadar! Sahip olduğumuz tek şey bu. En iyisi, bu inanılmaz derecede önemli kaynağı muhafaza etmek için elimizden geleni yapalım.
Kaynak
Olaganustukanitlar.com
Bizsiziz.com
How it works dergisi