Güneş Sistemi‘nin Güneş’e en yakın ve aynı zamanda en küçük gezegeni olan Merkür, önemli bir gezegendir. Merkür’ün kimyasal bileşimi, diğer gezegenlerin nasıl oluştuğunu test etmemize yardımcı olmaktadır.
Bugün, Merkür’ün ürettiği manyetik alan, Dünya’nın manyetik alanının anlaşılmasında yardımcı olmaktadır. Diğer kaya yapılı gezegenlerle karşılaştırıldığında, çok büyük metal bir çekirdeğe sahiptir. Ay’a benzer kraterli yüzeyi, büyüleyici bir jeolojik tarihin kayıtlarınıtaşımaktadır. Merkür, diğer gezegenler arasında, hakkında en az bilgiye sahip olduğumuz gezegendir.
Merkür, aslında birçok yıldızdan daha parlak olabilir. Ancak, Güneş’in parlak ışığı nedeniyle, o karanlık bir zemin üzerinde görülememektedir. Dolayısıyla, çıplak gözle, sadece günbatımından hemen sonra batıda veya gün doğumundan hemen önce doğuda, ufka çok yakın bir noktadayken görülebilmektedir.
Merkür, Dünya’dan gözlemlenmeye uygun bir gök cismi değildir. Bize en yakın olduğu, yani alt kavuşma noktasında iken, karanlık yüzü bize dönüktür. Dolun olduğunda, Güneş’in arkasındadır ve görülemez.
Merkür’ün kavuşum dönemi; yani aynı evreyi tekrar geçirmesi için gerekli olan süre, ortalama 116 Dünya günüdür. Yani Merkür, yeni olduğu günün üzerinden 116 gün geçtikten sonra tekrar yeni olacaktır.
Messenger üzerinde bulunan çeşitli aygıtlarla gezegenin kutup bölgelerinin yüzey yapısı ve kimyasal içeriğinin incelenmesiyle su buzu bulundu. Üç farklı yöntemle su buzunun varlığı kesin olarak kanıtlandı. Buz bulunan bu bölgelerin 50 santimetre veya daha derine kadar uzandığı tespit edildi. Bu da toplamda gezegenin kutup bölgelerinde 100 milyar ile 1 trilyon ton arası bir suya sahip olduğunu gösteriyor.
Bir başka önemli soru ise bu donmuş suyun oraya nasıl, nereden geldiğidir. Su, gezegenin yüzeyinde hep mi vardı yoksa dışarıdan mı geldi? Bilim insanları suyun kuyrukluyıldızlarla gelme olasılığının olduğunu belirtiyor. Güneş’in çekim etkisine kapılan kuyrukluyıldızların gezegenin yüzeyine çarparak tüm buz içeriklerini Merkür’e aktardığı düşünülüyor. Güneş ışığı gören yerlerde bu buz yok olurken Güneş ışığının erişemediği yerlerde uzun zaman kalabildiği düşünülüyor. Su bulunmasının bir başka önemi ise gezegende herhangi bir canlının bulunma olasılığı. Kuyrukluyıldızlar, barındırdıkları suyla birlikte organik molekülleri de gezegene taşıyıp burada yaşamı başlatmış olabilir. Bu düşünce Yer’deki yaşamın başlangıcı ve suyun varlığı açısından önemli kuramlardan biridir.
‘MERKÜR’ÜN SU MİKTARI OLDUKÇA YÜKSEK’
Brown Üniversitesi’nden Ariel Deutsch “Daha önce Merkür’ün yalnızca büyük kraterlerinde buz olduğunu düşünüyorduk, ancak incelemeler sonucunda küçük su havuzlarının da olduğunu tespit ettik. Genel hacmi hesaplayacak olursak, Merkür’deki su miktarı oldukça yüksek” dedi.
NASA, Messenger’ı 2004 yılında uzaya fırlatmıştı. Uzay aracı 2015 yılında yakıtının bitmesi sonucunda Merkür’ün yüzeyine çakılmıştı. 2011’den bugüne Merkür’ün yörüngesinde 4 bin 100 tur atan Messenger, gezegenden dünyaya 289 binden fazla görüntü göndermişti.
Kaynak
Atlas Dergisi
Sputnik News