Antik çağlarda devasa çizimler ile toprak yada kayalara yapılan şekiller gizemli bir şekilde günümüze kadar gelmişlerdir. Bu şekillerin ne olduğu yada neyi temsil ettiklerine dairde bir sürü komplo teorileri bulunmaktadır.
Güney Peru’nunuzak bir yerinde çölün yüzeyine kazınarak yapılmış olan Nazca çizgileri, dünyanın en ilgi çekici çizimleridir. 37 mil uzunluğunda, 1 mil genişliğinde bir alanı kaplayan bu şekiller yalnızca havadan bakıldığında net bir şekilde görülebiliyor. Bu çizgiler içerisinde geometrik şekiller, düz çizgiler, kuş ve diğer hayvanların resimleriyle beraber 300 figürden oluşur.Bu şekillere jeoglif (yeryüzünde taşları kaldırarak ya da düzenleyerek oluşturulmuş figürler ve şekillere verilen isim) denir.Yıllardır bilimadamları ve arkeologlar bu şekillerin neden yapıldığı konusunu tartışmaktadırlar ve bu konuda farklı kuramlar ortaya atılmıştır. Tahminler arasında bu çizgilerin gökbilimsel olayları gözlemlemede kullanıldığı, eyin yolu olarak kullanıldığı, takvim görevi gördüğü, uzay gemileri için bir iniş pisti olduğu, yeraltındaki su kaynaklarının haritasını çıkarmak için kullanıldığı gibi birçok ihtimal bulunmaktadır.Çölün üzerine bu netlikte resimler çizmek için harcanan zaman ve emek, bu çizgilerin nazca toplumunda çok önemli bir yeri olduğunu göstermektedir.Acaba bu çizgiler neden var ve ne amaca hizmet ediyorlardı?
Jeogliflerin en büyüğü 6,000 ila 10,000 yıl öncesine tarihlenen bir Neolitik yerleşimin yanında bulundu. Bu yer şekli, 101 tepeden oluşan dev bir kareden oluşuyor. Karenin karşı köşeleri de çapraz çizgilerle birleştirilmiş. Bu yer şekli Keops Piramidi’nden bile daha fazla bir alanı kaplıyor. Başka bir jeoglif ise her kolunda zigzaglar olan üç kollu bir svastikadan oluşuyor.
Kuzey Kazakistan’daki Turgay bölgesinde bulunan tepe, hendek ve set şekillerindeki jeoglifler, geçen sene İstanbul’da yapılan bir arkeoloji konferansında benzersiz ve daha önce araştırılmamış olarak tanımlandı. Kazak bir ekonomist ve arkeoloji meraklısı olan Dimitriy Dey, şekilleri 2007 yılında Google Earth programındaki uydu görüntülerinde keşfetti.
NASA’nın arşiv fotoğraflarını New York Times’a ve Dey’e veren NASA’da üst düzey bir biosfer bilimcisi Compton J. Tucker “Daha önce buna benzer birşey görmedim, olağanüstü buldum” diyor. Keşfin ve bulguların tanıtımına yardımcı olan Pittsburgh Üniversitesi’nden Ronald LaPorte, gelecek araştırmalara yardım sağlanabilmesi açısından NASA’nın ilgisinin çok önemli olduğunu söyledi.
Dey, yer şekillerini, piramitlerle ilgili bir belgesel izledikten sonra, Kazakistan’da piramitler olabileceğini düşünerek Google Earth’te dolaşırken tesadüfen buldu. İlk olarak noktalarla yapılmış ve içinde çapraz çizgiler olan kare şeklini bulan Dey, başta bunun Sovyetler’den kalma bir tertibat olabileceğini düşündü. Fakat sonraki günlerde daha fazla jeoglif buldukça bu fikri değişti. 2012’de sayısı 19 iken şimdi 260’a ulaşan olan şekiller arasında tepeler, hendekler ve toprak setler bulunuyor.
Gizemli Şekiller Üzerine Arkeolojik Çalışmalar
Turgay stepleri, av bölgesi arayan Taş Çağı avcı toplayıcılarının tercih ettiği zengin topraklardı. Dimitriy Dey’in araştırmaları daha eski olan şekillerin, bu bölgede MÖ 7000-MÖ 5000 yıllarında yaşayan Mahandzhar kültürüne ait olabileceğini gösteriyor. Fakat biliminsanları, göçebe bir toplumun bu kadar büyük boyutta toprak yapıları inşa etmek için gerekecek uzun süreler boyunca aynı yerde kalma olasılığna hayret ediyor. Günümüzde yaklaşık 1 metre yüksekliğinde 12 metre uzunluğunda, ilk inşa edilddiğinde ise 3 metre yüksekliğinde olan tepeleri ve toprak setleri inşa etmek için kereste kesmek, yerleştirmek, ve göl yatağı tortularını kazmak gerekiyordu.
Winnipeg Üniversitesi’nden arkolog Persis Clarkson, figürlerin Peru ve Şili’deki jeogliflere benzediğini ve göçebeler hakkındaki fikirleri değiştirdiğini söyledi.
Şu ana kadar kazı yapılan iki tepede de, figürlerin inşası için kullanılan malzemeler dışına bir şey bulunamadı. Dimitriy Dey “Bunlar içinde eşyaların bulunduğu mezar ya da anıt mezarlar değildi, hiçbir şey bulamadık” dedi. Fakat yakınlarda, 6,000 ila 10,000 yıl öncesine tarihlenen bir Neolitik yerleşimde mızrak uçları ve başka buluntular keşfedildi.
Dr. Matuzeviciute yapı malzemeleri üzerinde optik uyarmalı lüminesans tekniği kullanarak tarihlendirme yaptı ve tepelerden birini MÖ 800 yılına tarihledi. Başka ön çalışmalar tarihi 8,000 yıl öncesine çekerken, tarihlendirmesi yapılan diğer malzemeler ise Orta Çağ’a tarihlendi.
Dimitri Dey “Bütün tepeleri kazamayız, bu ters teper. Bunun yerine Batı’daki gibi modern teknolojilere ihtiyacımız var” diyor. Dr Laporte, Peru Kültür Bakanlığı’nın örenyerlerini korumak ve haritalarını çıkarmak için yaptığına benzer şekilde, drone kullanımı seçeneğinin düşünüldüğünü söyledi. Fakat Dey, zamanın bir düşman olduğunu da hatırlatıyor. Dey, Koga Haçı adı verilen bir figürün, yerel yetkililere haber verildiği halde, yol yapım çalışmaları sırasında yok edildiğini anlatıyor.
Jeoglif konusu uzunca bir süre daha üzerinde düşündürecektir. Dünyanın çeşitli bölgelerinde ve çeşitli kültürlere ait bu çizimler bu kadar devasa şekilde çizilmeleride ayrı bir soru işareti. Ayrıca bir çok çizim uzaydan bile gözükmektedir.