Bir fincan kahvenin 40 yıl hatrı vardır kültürümüzde. Buradan yola çıkarak misafirlik kültürümüzde yüzyıllardır yer eden kahve ile koyu sohbetler,dedikodular derken insanı geçmişi ve geleceğine uzanan falcılık baş vermiştir.
Türkiye’de her evde misafire mutlaka kahve ikram edilir. Bu videomuzda ikram edilen kahve ile boşanmalara aldatmalara digden fal ve falcılığı inceleyeceğiz.
Günümüzde bir çok insanın yaşamında önemli bir yer tutan fal, toplum hayatının olmazsa olmaz gerçekliğinden biridir. Başlangıçta oldukça masumane bir görüntü içerisinde olan bu türden arayışlar, zamanla oldukça renkli bir kompozisyon şeklini almıştır. İnsanlar, yıldızlardan kuşların uçuşuna, eldeki çizgilerden, hayvan kemiklerine ve hatta kutsal kitaplara kadar pek çok şeyi geleceği önceden bilme amacına ulaşmada birer araç haline getirmekten asla uzak kalmamıştır.
Bu doğrultuda, insanlık tarihi ile eşdeğer bir tarihi süreç içerisinde ele alınabilecek olan bilinmeyeni bilme ve gelecekte olacaklardan haberdar olma, merak ve isteğinden doğan gaybî ilimler ve dolayısıyla da fal içerikli türler, bu nitelikleri ile güncelliklerini, değişen şekil ve uygulamalarla günümüze değin sürdürmüştür. İnsanın kendini tanıma ve geleceğine ilişkin saptamalarda bulunulabilmesi hususunda, bir işaretler dizisi olarak ele alınabilecek olan bu türler, barındırdıkları kültürel unsurların yanında, yansıttıkları genel toplumsal beklenti, eğilim ve ilgi çekici açılımlarıyla da ilgiye değerdir.
Fal ve Falcılık Geleceği hem iyi hem kötü yönleriyle öğrenmek için farklı vasıtalara müracaat etme arayışlarının ortak adı olan fal, geçmişten günümüze değişen şekil ve uygulamalarla, yaşam alanı bulduğu toplumun medeni seviyesine adapte olarak insanın yaşadığı her yerde kullanılagelen bir pratiğin adıdır.
İnsanlar, ilkçağlardan beri, geleceklerine kimi ön belirtilerden hareketle hükmedebileceklerine inanmışlardır. ‚Milattan önce 4000 yıllarında Mısır’da, Babil’de, Çin’de, Kalde’de astroloji ve el falı gibi metotların uygulandığını gösteren çeşitli belgeler, falın en eski menşe’inin muhtemelen Mezopotamya olduğunu destekler niteliktedir.
İslâmi ilimler arasında hususi bir yer teşkil eden fal nevinden türler, insanların hal ve keyfiyetine tesir edecek bir kuvvete, zamanla ulaşmış ve sonuçta en hususi işlerden, en resmi işlere kadar etki alanını genişleterek, bazen İslâmi bazen gayri İslâmi9 bir kimlikle, toplum nazarında adet niteliği kazanarak, fâlnâme denilen eserlerin vücuda gelmesine vesile olmuştur. Günümüzde fal kavramı, dünün koyu ciddi ve vazgeçilmez duruşundan kısmen de olsa uzaklaşmış gibidir. Modern ilim ışığında, günümüz insanının pek çok bilinmezi ifşaya muktedir olması, fala ilişkin tutum ve yaklaşımlarda da değişikliklere sebep olmuştur.
Öyle ki bilinmeyenlerin bilinir kılınmasına ön ayak olan kâhin nevinden kişilere dönük ilgi, zamanla bireysel olmaktan çıkarak, önce toplumsal sonra ise resmi bir boyut kazanabilmiştir. Örneğin; Eski Türk dünyasında, şamanların üstlendiği kehânet görevini, Osmanlılarda müneccimlerin, kısmi sınırlamalarla dahi olsa üstlenmiş olması, bu bakımdan dikkate değerdir.
Fal çeşitleri
Günümüzde birçok insanın yaşamında önemli bir yer tutan fal, tarot, büyü, sihir, uğur, cincilik, ruhçuluk ve benzeri şeylerle ilişkili olarak kurgulanan birçok modern mitostan da bahsedildiği dikkate alınırsa, bu iki tür arasında, ne oranda bir ilişki olduğu veya olmadığı tartışmaya açılabilir. Kaynağı ne olursa olsun, oldukça renkli bir kompozisyonla karşımıza çıkan gaybî ilimler, zamanla başlı başına bir edebî tür niteliği kazanmış ve bu nitelikleri ile insan merkezli ve kehânet içerikli pek çok türün ortaya çıkmasına da ön ayak olmuştur. Antik çağ Yunan ve Roma’sında da kehânet, savaşlardan devlet yönetimine kadar, hemen her konudaki bilinmezi anlamak için başvurulan bir usuldür.
Arapların cahiliye devrinden beri mevcut iken, İslamiyet’e de girmiş olan ve hala birçok yerlerde az çok inanılan ve tatbik edilen başlıca fal türleri şöyle sıralanabilir: ‚Zecr, İyafet, Tayre, Kehânet, Ezlam-ı Cahiliyet, İrafet, İhtilac, Kitfe, Kıyâfet, Firâset.‛ 21 ‚Cahiliye dönemi Araplarında, hattü’l- reml, kelime ve isimlerle fal tutma, zarlarla fal açma, astrolojik fallar, insan vücudundaki bir kısım organların kaşınması, seğirmesi gibi fizyolojik durumları bazı sonuçlara yorma, kesilmiş koyunun kemiğine ve kurbanın ciğerine bakarak fal açma, su falı, çay falı, kahve falı, bakla, kurşun dökme, tuz falı, balmumu falı, el yazısı‛ 22gibi fal çeşitleri olduğu bilinmektedir.
Türk Kültüründe Fal
Geleceği hem iyi hem kötü yönleriyle öğrenmek için farklı vasıtalara müracaat etmek ve bu müracaat sonunda elde edilen netice anlamına gelen fal, geçmişten günümüze dünyanın her tarafında ve doğal olarak da Türk dünyasında muhatap bulmuş ve oldukça farklı ve çeşitli uygulamaları ile var olabilmiştir.
Türklerin Müslüman olmadan önceki dini törenlerinde ve günlük hayatlarında, falın önemli yeri vardır. Orta Asya Türkçesi’nde fal kavramı ‚ırk‛ kelimesiyle karşılanmıştır. Nitekim, Kaşgarlı Mahmud, Divan-ü Lugat’it Türk’te bu kelimeyi; falcılık, kâhinlik, ve bir kimsenin içinden geçeni bilmek, şeklinde açıklar. Geleceğin ve gelecekte olabilecek olan şeylerin merakının yansımaları olarak karşımıza çıkan ismi ifade edilmiş olan pek çok kehânet ilmi, elbette ki icracılarından ayrı tutulamaz. Bu anlamda, bu ilmi ilgi haline getiren şahısların kadim Türk kültür tarihi içerisinde yerini almış olduğu gözlenebilmektedir.
İşte fal hayatımızda ve kültürümüzde falcılıkla birlikte özet olarak böyle bir hikayeye sahiptir. Sanırım fal daha birkaç asır daha kültürümüzde olacaktır.
Kaynakça: atauni.edu.tr